Pieces of a Dream
Nereden gideceğimi bilmiyordum. Nasıl ulaşacağımı da. Belki kime veya neye varacağımı da. Yol ikiye, üçe, dörde ayrılıyordu. Yolun kıvrılıp büküldüğü yer yangın yeri gibiydi içimde. Nereden gidersem gideyim, dönüp dolaşıp kendimi bulduğum yer yine burasıydı. Bir insan kendini nasıl burada bulabilirdi? Tepeye doğru tırmandım, ayrılan yola, içimdeki yangına tepeden bakmak istedim. Belki kurtulabilirdim bu çıkmazdan... Tepeden, kıvrılan yola baktıkça her şey kendine has bir dinginliğe kavuştu; ne soru ne de yanıt umrumdaydı. Sadece orada öylece durdum. Kimsenin olmadığı bu yolun ortasında kendime ait bir kayboluşun içinde olduğumu hissettim. Buraya, bu bozkırın içine nasıl geldiğimi hatırlamak istedim, ama bir cevaba da ulaşamadım. Belki de hep buradaydım. Sonra tuhaf bir şarkı düştü içime, 'Çıkmaz bu yol sana, yüreğim sürgün yeri' diyordu.